Osmanlı döneminde meyhaneler etkili zaman geçirme mekanlarıydı. Özellikle Galata konumunda derme çatma meyhaneler kurulmuştur. Tahtakale, Galata ve Eyüp civarlarında kurulan bu meskenler, günümüz meyhanelerinin de temelini atmıştır. O dönemde olan meyhaneler üç farklı isimde faaliyet göstermiştir. Gedikli, koltuk ve ayaklı adı verilen bu meyhaneler, her gün misafirlerini ağırlamıştır.
Osmanlı zamanında Müslümanların meyhane işletmelerine dair izinleri olmazdı. Bunun için sadece gayrimüslimler bu mekanları açarlardı. Genellikle Rum, Yahudi ve Ermeniler için bu izinler ortaya çıkmıştır. Osmanlı zamanında ancak bu şekilde bir işleyiş hakimdir. Ayrıca gelirlere ve statülere göre de meyhanelerin kendilerine özgü olan müdavimleri vardır.
- Koltuk Meyhaneleri
Koltuk meyhaneleri genel olarak yoksul kesiminden olan insanların tercih ettiği mekanlardı. Ayrıca çoğu zaman bu meyhanelerin gizli saklı hizmet vermesi de söz konusudur. Bakkal, kasap ve manav gibi işletmelerin gizli bir noktasında alkol servis edilmesi halinde koltuk meyhaneler ortaya çıkmıştır. Ayrıca gizli saklı işlediğinden dolayı bazı kamu görevlileri de bu meyhaneleri tercih etmişlerdir. Özellikle katip ve memur gibi kamu görevlilerinin ana tercihleri bu yönde ortaya çıkmıştır.
- Ayaklı Meyhaneler
Ayaklı meyhaneler, seyyar olarak sokak sokak dolaşan kişilerden ibaret olan bir kavramdı. İçki satan bu adamların omuzlarında havlu ve bellerinde de koyun bağırsağı olurdu. Ayrıca cübbe giyer ve cübbenin içerisinde de kadehler yer alırdı. Kendi tezgahını ve fıçısını taşıyan kişiler olarak öne çıkan isimlerdi. Genel olarak Bahçekapı ve Galata kısımlarında yer alırlardı.
- Gedikli Meyhaneler
Meyhane kültürünün asıl doğduğu yerler gedikli meyhaneler olarak öne çıkardı. Ayrıca bu meyhaneler bir usta elinde işletilirdi. Zaman içerisinde bu meyhane ustaları sakallı adam manasını gelen “Barba” adını da aldı. Oldukça sert ve otoriter kişiler olarak tanınırlardı.
Gedikli meyhaneler içerisinde farklı görevlere sahip personeller de yer alırdı. Sakiler içecek servisini yaparken; ortacı hizmetkarlar miço olarak adlandırılırdı. Yemekler aşçılar tarafından hazırlanır ve ateşoğlanı adı verilen yamakları da olurdu. Ayrıca gedikli meyhanelerde köçekler ve rakkaslar da yer alırdı.
Barbalar ve sakiler genel olarak Sakız Adalı Rumlardan seçilirdi. Ayrıca Ermeni ve Kıpti gençler de saki olarak gedikli meyhanelerde yer almıştır. Bu meyhanelerin devamlı olarak müdavimleri olduğundan dolayı barbalar herkesi tanırdı. Bu yüzden kimden ne kadar hesap alacağını meyhaneye girer girmez anlayacak kabiliyetteydi. Ayrıca sakilerin yüzü güzel ve boylu poslu olması da önemli olan bir konuydu. Gedikli meyhanelerin bu şekilde bir işleyişi ortaya çıkmakta olup, uzun zaman boyunca Osmanlı döneminde yer almıştır.
19. Yüzyıl Modern Meyhaneler
19. yüzyıla gelindiğinde meyhaneler de farklı bir havaya büründü. Bundan önceki zamanlarda meyhanelerde kadınların yeri olmazken bu süreden sonra kadınların çoğunlukla çalıştığı yerler haline gelmeye başladı. Ayrıca meyhaneler modern birer alafranga eğlence noktası halini almaya başladı. Ayrıca Osmanlı döneminin ilk rakıları da bu süre zarfında üretildi. Başlıcaları Bozcaada Rakısı ve Üzüm Kızı Rakısı olarak öne çıktı.
Osmanlı’da meyhane kültürünün gelişmesi konusunda azınlıkların katkısı son derecede fazladır. Önceki dönemlerde Müslümanların bu mekanları çalıştırma izni olmadığından dolayı genel olarak bu şekilde işlemiştir. Ancak cumhuriyet döneminden sonra meyhane çalıştırmaya Müslümanlar da başlamıştır. Bu durum da meyhanelerin farklı bir boyuta taşınmasını destekleyen konular arasında olmuştur. Herkesin gideceği ve lezzetli yemeklerle eğlencenin buluştuğu bir halde kalmasıyla da öne çıkan mekanlardır. Meyhanelere dair bu yöndeki işleyiş her zaman süregelmiş bir durumdur.